Kanayan Ay
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kanayan Ay

*Buraya random gothic cadılı söz geliyor*
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 o j u f e m i

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Ojufemi
Dolunayın Gelini
Dolunayın Gelini
Ojufemi


Mesaj Sayısı : 97
Kayıt tarihi : 03/03/12
Yaş : 31
Soy Kökeni : Cadı
Namı : Oje

o j u f e m i Empty
MesajKonu: o j u f e m i   o j u f e m i EmptyC.tesi Mart 03, 2012 1:13 pm

İsim:
Ojufemi
Ünvan/Takma İsim:
Oje
Yaş:
19
Irk:
Cadı
Fiziksel Özellik:
Gözlerinde, vahşi ruhunun timsali gibi delici ve buz gibi bakıp insanların ürpermesini sağlayan bir tür donukluk mevcuttur. O gözler ki, açıklığı, keskinliği, hafif çekikliğinin yanı sıra, duygularını yansıtmamasıyla da hayranlık uyandırır insana. Baktığı insanda bir an için oluşan şok ve ürpermenin hemen ardından gelen titrmededir hayranlık ve buzun maviliğinde boğulma sözü verircesine nettir. Gözbebeklerine doğru daha açık olan renk, kenarlara doğru hafifçe koyulaşırken, gözlerindeki etkileyicilikle kaç baronu, kontu etkilediğini kendisi bile bilmez. Yeryüzünde hiçbir fanide olmayan bu gözler, cadı kişiliği için daha bir işe yarar zira vereceği kurbanlarını bu gözlerle etkisi altına alırken, onlarda uyandırdığı duyguları hissederek hazdan dört köşe olur genç kız. Babasından şen tabiatını ve hayal kurma zevkini aldığı gibi annesinden de dış görünüşünü ve hayatı ciddi sürdürmeyi almıştır.Bu yüzdendirki gözlerindeki donukluk zaman zaman parıldanır ve hayaller alemine dalar.

İnce, ipince dudakları öpülmeye kıyılamayacak bir pembeye sahiptir ve gülmemesine karşın kenardaki kıvrık çizgiler sayesinde hep alaycı bir tür gülümsemeye sahipmiş gibi durur. O dudaklar ki kaç kişinin tadına bakmış, kaç kişiyi kendisine aşık etmiştir. Lal gibi ufacık olan ağzının, ince dudaklarının hemen üstünde bulunan minnacık, hafif kalkık burnu ise güzelliklere güzellik katarken tanrıça tarafından özene bezene yaratıldığını adeta haykırır. Hayata meydan okurcasına hafif kalkık olan burnu incedir ve bu incelik bir başkasında göze batacak bir kusur oluşturabilecekken kendisinde bir tür ilahi ışık yaratır. Sadece burnu, dudakları, gözleri değildir mükemmel olan. Teni, bir kadife gibi pürüzsüz olan teni, ayın ışığını emmişcesine beyaz ama bir o kadar da mattır.

Duru, saf, kirlenmemiş ve kirletilmeye kıyılamayan güzelliğindeki zerafette gözlerden asla kaçamaz. Adeta doğduğu an bir meleğin dokunuşuyla ruh bulmuşcasına kırılgan, narin hareketleri vardır. Herkes tarafından takdir görülen dik yürüyüşü kendinden emin oluşunun bir göstergesiyken, narin dokunuşları, görünüşünün soğukluğunun aksine dokunduğu teni kor gibi yakmaya yeter. Uzun kolları, uzun bacakları bedeniyle büyük bir uyum içerisindeyken tanrıça, piyano çalmak için yarattığı eşsiz elleri de bahşetmiştir Ojufemi'ye. Uzun, ince ve zerafete yeterince doymuş dümdüz parmakları dokunulmaya kıyılamayacak kadar zariftir. Ve tüm bu güzelliği tamamlayan, beyaza yakın bir sarılıktaki kısa, dalgalı saçlar, Afrodit'in çiçeklerinden bir demetcesine yakışırlar ona. Sonuç olarak tanrıların nefeslerinden üflenmiş bir güzellik çıkar karşıya.

Kişilik:
Güç, ikircikli bir unsurdur; ona hiçbir zaman tam anlamıyla sahip olamazsınız, çünkü ona en çok sahip olduğunuzu hissettiğiniz zamanlarda bile onu kaybedebileceğiniz, bir anda 'herkes gibi güçsüz' düşebileceğiniz korkusuyla titrersiniz. Onu elinizde tutabilmek için sürekli tercihler yapmak zorundasınızdır, üstelik bazen sizi yansıtmadıklarını, ruhunuzla, sizin bile inanmakta güçlük çekeceğiniz kadar derin bir tezat oluşturduklarını bile bile yaparsınız bu tercihleri.

Ona öylesine âşık olursunuz ki, hemen hemen her büyük aşkta olduğu gibi bir süre sonra onun sahibi değil kölesi haline gelirsiniz; sırf o sizinle kalsın, sırf başkasının olmasın diye varlığını hep bildiğiniz ve durmaksızın bastırmaya çalıştığınız ne kadar kötücül zaafınız varsa dökersiniz ortaya; çalarsınız, karalarsınız, yakarsınız, öldürürsünüz.

Ve sonunda anlarsınız, bir vahşi olma yolunda atılabilecek en masum adım, daha fazla güç islemektir.

Ojufemi içinse bu 'vahşi' tabiri ağır olsa da, vahşet yolunda ilerliyor olduğu gerçeği değiştirilemez. Doğduğu andan itibaren 'arada kalmış' olmanın anlamını bilenlerden olduğu için belki, belki iki tarafa da ait olmak istediğinden, gücün her daim kendisine ayrıcalık getireceğinin farkındadır genç kız. Güç, onun için 'kabul görmek'tir. Nihayet bir yere 'ait olmak'tır.

Çocukluğundan beri cadı olmanın güçlüklerini çekmiş ve içindeki gücü, karanlığı bastırmaya çalışmış olsa da benliğini yavaş yavaş olgunlaştırdıkça, bundaki imkansızlığı görmüştür. Aidiyetsizliğin derin uçurumunda sürüklenmiş, bu kaos duygusu, genç cadının zihninin 'oyunlara' başvurmasına neden olmuştur. İçinde her daim bir aydınlık ve bir karanlık barındırdığı hissine yenik düşmüştür. Hele buna bir de 'güç arzusu', sonra da 'daha fazla güç arzusu' karışınca bir tür kişilik bölünmesi yaşayarak, birbirinden habersiz iki kişiliğe sahip olması kaçınılmaz olmuştur.

Güç aşkıyla yanıp tutuşan kişiliği, içindeki karanlığı serbest bırakmış ve karanlıktan beslenenler arasında yer edinmiştir kendisine. Karanlık kişiliği kendisine Darcy takma adını seçerken, bu ismin kendisine gerçekten uyduğunun farkında mıdır bilinmez. Acı çektirmekten hoşlanan sadist ruhlu, yeryüzündeki en üstün kişinin kendisi olduğundan emin olan, kendisinden başka her şeye karşı umursamaz tavırlı Darcy... Çoğu insanın bu tavırlarından hoşlanmasını anlayamamaktadır. Her türlü karanlık özelliği taşımasına karşın 'güç aşkıyla' yanıp tutuşması daha bariz özelliklerdendir. Güç, onun için vazgeçilmezdir, anne ve babasından bile, kendi ruhundan bile daha önemlidir. En başta söylediğim gibi, güce ulaşmak için bir vahşi olma yolunda ilerlemekten çekinmez. Garip tabiatlara sahiptir Darcy, kan görmeyi sever mesela. İnsanların aslında yamyam olduğu görüşünü savunur. Etrafındaki herkese karşı büyük bir mesafe içerisinde yaklaşır. Görünmez, kalın duvarlarını yıktırmaz kimseye, içindeki acıların, ruhunun kanayan yaralarının hırsını başkalarından çıkarır bunun yerine. Kalabalıklardan kaçınır, yalnızlığı sever ve “Mezarda nasıl yalnız yatacaksam kendi içimde de öyle yalnız yaşayacağım...” demekten alıkoyamaz kendini.

Garip bir şekilde etrafında ki herkesin saygısını kazanmayı başarmıştır. Bunda kendisini tanıyanlara hem sevinci hem de korkuyu aynı anda tattırmasında büyük etki vardır elbet. Düşünmeden konuşmayı sevmez. Sözlerini daima tartar, ölçer ve öyle söyler. Düşünmeden konuşmanın cezasının sonradan düşünmeye mahkum olmak olduğunu savunur. Gürültüden, çığlıklardan nefret eder. Dünyaya karşı kin besleyen bir duruşu vardır. Üstelik bu kin yalnızca dünyaya ve insanlara karşı değildir. Kendi ırkdaşlarına karşı bir bir tür tiksintiyle yaklaşır. Gözlerinin mavisinde okunur soğukluğu. Buzdan gölgelerin ardına saklandığını gizleme gereği duymaz.

Gerçek kişiliği ise... Hani derler ya; "Ölümsüz tanrılar sevdiklerine her şeyi tam verirler. Sonsuz sevinçlerin ve sonsuz acıların tümünü." Ojufemi ise sonsuz acıları yaşayan bir yarı tanrıça edasıyla yaşar. Aydınlık yanının baskın olduğu bu kişiliği bile neşeyi, cıvıltıyı sevmez, sevemez. Sakinlik, ketumluk ve soğukluk, her iki kişiliğine de yapışmış bir kene misali bırakmaz onu. Her daim tanrıçalar ona en büyük acıları yüklemiş gibi, dibine çekildiği karanlık kuyudan çıkmak için çaba göstermeden yaşar. Gerçekten de tanrılar en büyük acıyı vermişlerdir ona; 'AİDİYETSİZLİĞİ'. Acılar bu yüzden, onun yaşamına anahtar deliklerinden bile girerken o, her gününü maskeler takarak geçirir.

Ailesinden uzaklaşmış ve onların ölümlerini önemsememiştir. Kendini sadece kendine adamıştır. Ama her şeye rağmen hala özgürlüğüne kavuşamamış birisi gibi hisseder kendisini ve yarı yoldan dönüp özgürlüğüne sahip olmak ister. Yaşamın,harekete geçmeden önce doğru anı beklemekten ibaret olduğunu bilir. Darcy gibi yalnızlığı sevse bile buna pek fırsat bulamaz.

Her insan bütün ana noktalarla kendi başının çaresine bakmak zorunda olduğundan, ne başkasının iç sorunlarına ne de başka insanları özellikle ilgilendiren şeylere karışır. Yalnızca kendi iç dünyasında, kendi ruhunun yaralarıyla alakâdardır. Darcy'den daha merhametli fakat ondan daha soğuktur. Her büyük dehânın kendi gidişi, kendi ifadesi, kendi tonu, kendi sistemi ve hatta kendi kıyafeti vardır. VeOjufemi'nin tüm hikayesi şudur: İnsanlar kendi aralarında birbirlerine müsaade etmedikleri şeyi birine müsaade etmişlerdir; yani o insan, Ojufemi, canının istediği her şeyi tam olabilmiştir, alabilmiştir.
Aile Geçmişi:
Henüz belirlenmedi.
Amaç:
Yedi gün içinde OLALA! u.u
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nicholas Carrington
İnsan
İnsan
Nicholas Carrington


Mesaj Sayısı : 192
Kayıt tarihi : 13/01/12
Soy Kökeni : Kraliyet
Hobiler : İnsanları küçümsemek, dik dik bakmak, burun kıvırmak...
Namı : Takma isimlerden nefret eder.

o j u f e m i Empty
MesajKonu: Geri: o j u f e m i   o j u f e m i EmptyC.tesi Mart 03, 2012 3:35 pm

Galiba dolunayın gelini olmak için başvuracaksın. O zaman şimdilik usta cadı olarak onaylıyorum? OwO
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ojufemi
Dolunayın Gelini
Dolunayın Gelini
Ojufemi


Mesaj Sayısı : 97
Kayıt tarihi : 03/03/12
Yaş : 31
Soy Kökeni : Cadı
Namı : Oje

o j u f e m i Empty
MesajKonu: Geri: o j u f e m i   o j u f e m i EmptyC.tesi Mart 03, 2012 3:37 pm

Tişikkirlir o.o
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nicholas Carrington
İnsan
İnsan
Nicholas Carrington


Mesaj Sayısı : 192
Kayıt tarihi : 13/01/12
Soy Kökeni : Kraliyet
Hobiler : İnsanları küçümsemek, dik dik bakmak, burun kıvırmak...
Namı : Takma isimlerden nefret eder.

o j u f e m i Empty
MesajKonu: Geri: o j u f e m i   o j u f e m i EmptyC.tesi Mart 03, 2012 3:37 pm

Onay o zamaan~
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
o j u f e m i
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kanayan Ay  :: Oyuna Başlamadan Önce :: Piyon Seçimi :: Karakter Yaratımı-
Buraya geçin: