Kanayan Ay
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kanayan Ay

*Buraya random gothic cadılı söz geliyor*
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Helen Irael

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Draco
Oyun Kurucu & Avcı
Oyun Kurucu & Avcı
Draco


Mesaj Sayısı : 177
Kayıt tarihi : 07/02/12
Soy Kökeni : İnsan(dı)
Hobiler : İnsan içine karışmak ve onlarla alay etmek
Namı : Oraklı Akuma

Helen Irael Empty
MesajKonu: Helen Irael   Helen Irael EmptySalı Şub. 07, 2012 2:53 pm

"I'm so tired of being here suppressed by all my childish fears
And if you have to leave
I wish that you would just leave
These wounds won't seem to heal
This pain is just too real"


Kar taneleri onun saçlarına düşmüş aklar gibi şimdi altında olduğu toprağı kaplıyordu. Üşümesin diye üstüne örtülmüş bir yorgan gibiydi. Kim derdi ki bir gün onunda gideceğini, tıpkı zamanla gidecek olanlar gibi... Yıllar boyunca her şeye dayanan adam sonunda ölmüştü. Ruhu sonunda yaşlanmış kabuğundan ayrılmış ve gecenin bir yarsında son nefesi çıkmıştı dudaklarının arasından. Öylece, sessizce, kimse bilmeden ve duymadan...

Bugünün gelmesini hiç bir zaman istememişti. Ne olursa olsun bir gün bunun olacağını unutmaya çalışmıştı onun yaşlanmış suratına bakarken. Ama sonunda olmuştu ve güçlerinin olmasına, zamanı geri alabilmesine rağmen onun ölü olduğu gerçeği değişmeyecekti. Zamanı geri alırsa eğer onun ölümünü tekrar ve tekrar yaşamaktan başka bir şey geçmeyecekti eline.

Godric’s Hollow’un yaşanmışlık ve yıllardan dolayı yıpranmış sokaklarında yavaş adımlarla ilerliyordu. Ay ya bugün yaşanan olayın karanlığını yok etmek ya da bir ruha yol göstermek için yıldızlardan bile daha parlıyor, meydanı aydınlatıyordu. Yüzyıllar önce inşa edilmiş evler, heykel ve konmuş taşlar bugün göze daha bir hüzünlü geliyordu sanki ya da sadece Helen'a öyle geliyordu. Ya gözlerindeki buğudan dolayı ya da fark etmediği yağmur yüzünden ise etraf daha bulanıktı. Havada yağmur ve taze toprak kokusu hakim iken onun burnuna sadece ölümün kokusu geliyor, ensesinde onun soğuk nefesini hissediyordu.

Adımlarını hızlandırarak mezarlığa doğru yöneldi. Daha sabah defnettiği dedesi özel olarak uğurlamak istiyordu. Ailesinin katılığı ve konumu itibariyle dökemediği gözyaşlarını ve söylemediği her sözü şimdi haykıracaktı. Sonunda mezarlığın demirden kemerine ulaştığında ise adımları yavaşladı. Aklında ona çok uzaklardan gelen bir melodi dolanıyordu.

"Well I've heard there was a secret chord
David played and it pleased the Lord
But you don't really care for music, do ya ?
Well it goes like this
The fourth, the fifth, the minor fall and the major lift
The baffled king composing Hallelujah
...
Well maybe there is a God above
But all I've ever learned from love
Was how to shoot somebody who outdrew you
And it's not a cry you that hear at night
It's not somebody who's seen the light
It's a cold and it's a broken Hallelujah"


Bu şarkı neden aklına gelmişti bilmiyordu ama sözleri aynı dedesi ile yaşantısını yansıtıyordu. O asla Tanrı'ya inanmaz, kimse onun gibi can alamazdı. Tanrı'dan korksa bunları da yapamazdı. Küçükken bunu ona da aşılamaya çalışmıştı ama bir sebepten dolayı pek başarılı olamazdı. Kim bilir, o on dörtlü yaşlarındayken çoktan sakallarına ve saçlarına ak düşmüştü. Yaşlandıkça ve ölüme yaklaştıkça belki de Tanrı'ya inanmaya başlamıştı. Helen hatırlıyordu, ne zaman ona "Tanrı, yok!" dese o yaşlı gözlerinden bir sızlama geçerdi. Sözlerinin aksine gözleri "O, var!" derdi. Evet, bu yüzden ona bu inancı aşılamamıştı.

Hafifçe çiseleyen yağmurun etki etmediği artık gür ağaçlarla kaplanmış mezarlıkta ilerledi. Ailenin diğer fertlerinin defnedildiği bölgeye geldi. Tüm soyunun defnedildiği bu bölgeye baktıkça gözlerinden akan yaşlara hâkim olamıyordu. Onları tanımıyordu ama bugün ki kaybı ona o kadar fazla gelmişti ki artık kendini tutamıyordu. İlerledi ve dedesinin mermer mezarının soğuk yüzüne oturdu. Etrafta yeni dikilmiş, bırakılmış veya diğer mezarlardan uçarak gelmiş kuru yapraklar vardı.

Hafifçe esen rüzgârdan dolayı titredi. Bugün ona her zamankinden soğuk geliyordu. Yorgun ve yaşlı gözlerle mezar taşına baktı. Marcus Lair, 1942-2011, O artık Tanrı ile beraber... Bunlar yazıyordu o taş yüzeydi. Ona göre kitaplara sığmayacak adamı şu bir kaç kelimeye ve rakama sığdırmışlardı. Eskiden o yaşlı ve sert yüzüne baktığı adam aklına geldi. Yavaşça, "Merhaba." diyebildi. Sesi her zamankinden kuru çıkmıştı. Ona cevap veren tek bir ses dahi yoktu ortalıkta. Yutkundu.

"Hey, orası nasıl? Sana iyi davrandılar mı ihtiyar?" dedi. Cevap yoktu. Olmamasına da şaşırmadı. Gözyaşları birbiri ardına akmaya devam etti. "Bizi çok korkuttun. Dün yemekte ne diyordun hâlbuki. 'Ben güçlüyüm, çakı gibiyim. Olmaz bana bir şey!' ama bak aklımıza bile gelmeyecek en büyük şey oldu." diyebildi sessizce. Kelimeler boğazında takılıp kalıyordu sanki.

"Hem sözünü de tutmadın. Hep söylerdin bana 'Verilmiş bir söz, kanının saflığından bile önemlidir!' diye. Ama bak sende tutmadın sözünü. Bugün benimle piyano çalacak ve küçük Lily'le beraber dondurma yemeğe gidecektiniz. Merak etme, ona söylemedik. Sabah erkenden onu yazlık eve götürdüm. Uygun bir dille anlatacağım. Ama sana çok kızmıştır. Dondurmasını yiyemedi çünkü…" dedi. Yüzüne hafif bir tebessüm yayıldı. Ama bu anlık bir parlama gibi geldiği gibi söndü. Yaşlarını artık tutma gibi bir gereksinim duymuyordu. Artık önlerinde engel kalmayan yaşlar yanaklarına boşalıyor, nemli bir yol çizerek toprağa damlıyorlardı.

"Seni çok özleyeceğim Büyükbaba. Beni azarlamanı dahi çok özleyeceğim. Artık sesini, yersiz kahkahalarını ve kızgınlıkların olmayacak. İnsan birinin değerini elinden kaybedince anlıyormuş. Yarın yokmuş gibi geçirdim günlerimi ama sonunda bak yarın oldu. Yarında sen ölmüşsün." dedi kesik kesik. Onun gitmiş olduğunu bir türlü kabullenemiyordu. Sadece küçüklüğünden beri yaptığı şeyi yapmak geldi içinden. Küçükken yattığı dizin yerine fetüs şeklini alarak mermere uzandı. Eliyle toprağı okşarken aklından hiçbir şey geçmiyordu. Sadece duyguları vardı o an. Hüzünlü duyguları...



~SON~
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Loretta Landers
Usta Cadı & Akademi Öğrencisi
Usta Cadı & Akademi Öğrencisi
Loretta Landers


Mesaj Sayısı : 656
Kayıt tarihi : 13/01/12
Yaş : 29
Soy Kökeni : Cadaloz
Hobiler : Takılmaca
Namı : Lori

Helen Irael Empty
MesajKonu: Geri: Helen Irael   Helen Irael EmptySalı Şub. 07, 2012 3:15 pm

Yazım ve İmla: 10 Puan
Kurgu: 13 Puan
Akıcılık: 19 Puan
Betimleme: 22 Puan
Uzunluk: 14 Puan
Renklendirme ve Düzen: 8 Puan
Bonus: 5 Puan


Toplam Puan: 91


Şimdiden başarılar~
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Helen Irael
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kanayan Ay  :: Oyuna Başlamadan Önce :: Rpg :: RP Puanlama-
Buraya geçin: